9 Mayıs 2008 Cuma

BUGÜN

Akşam vakti dün, bugün ve yarın her zamanki gibi bir araya geldiler. Yarın tutamadı kendisini ve başladı söylenmeye:
-Dün yapmalıydın bu işleri, bugüne bırakmamalıydın. Nasıl yetiştirecek bugün bunca şeyi? İşte akşam oldu yine. Her keresinde bunu yapıyorsun. Sonra yarından, gelecekten bahsediyorsunuz. Herşeyi bana bırakıyorsunuz. Oysa ki sorumlusu sizsiniz, beni siz şekillendiriyorsunuz. Boşuna mı diyorlar bugünün işin yarına bırakma diye.
Dün hemen cevabı yapıştırdı.
-Herşeyin sorumlusu ben mi oldum şimdi? Ben geçmişim. Geçmişten ders alamamanız benim suçum değil. Ben tarihim, senin tarihinim. Aynı hataları tekrar eden, yapacağını söylediği şeyleri yapmayan bugündür. Bugün yapmalıdır. Bugün de, yarın da bir gün dün olacaksa ve zaten bilinen bir dün varsa ortada sana diyeceğim o ki önce suçu kendinizde arayın. Dünü görüp bugününü ve yarınını planlıyamıyorsa insanlık, bu beni neden ilgilendirsin.
Bugün sessiz sessiz oturuyordu bir köşede ve konuşulanları dinliyordu sadece. Sakinliği ve huzuru kaçmıştı sanki konuşulanlardan.Yarın, bugüne döndüğünde cevap beklediğini gösteren bir ifade vardı yüzünde. Halbuki bugünün konuşmak gibi bir niyeti yoktu. anlamsız bakışlarıyla düne ve yarına sonra da saatine baktı. Teslim alacağı, teslim edeceği işler ve yine tüm günün yorgunluğu vardı üzerinde.
Yarın çıldırmış gibi bağırmaya başladı bir anda:
-Cevap versene, hep sessiz kalıyorsun.hiç konuşmuyorsun. cevap ver bugün ne yaptın?
Dün destek çıktı yarına ve alaycı bir tavırla:
-Söylesene, hesap versene. zaman denilen kıymetli hazineni nasıl harcadın bakalım?
 Bugün gülümsedi, yerinden kalktı ve yatağına yöneldi. Uyku vakti çoktan gelmişti bile.

Hiç yorum yok: