14 Haziran 2021 Pazartesi

BIRAKTIM

Kırk yılımı aldı. Tartışmayı bırakmak tam kırk yılımı aldı. Kırk yaşıma kadar tartıştım. Bir faydasını görmedim. Etrafımla girdiğim mücadeleden vazgeçmek tam kırk yılımı aldı. Baktım bir faydası yok. Sahip olduğum şeylere aslında sahip olmadığımı anlamam tam kırk yılımı aldı. Meğer sadece emanetmiş, hiçbir şey zaten benim değilmiş. Sahiplenmeyi de bıraktım. Dünyaya olan bağlılığımı bırakmam da kırk yılımı aldı. Meğer dünya sadece bir oyun ve oyalanmadan ibaretmiş. Vazgeçtim dünyadan. Bir faydasını göremedim. Kendimi tanımam tam kırk yılımı aldı. Tanıdıkça baktım ki kusurlarım var. İnsanları eleştirmekten vazgeçtim kendimi tanıyınca. Meğer onca gördüğüm kusur kendi kusurlarımmış. Kınamaktan ayıplamaktan vazgeçtim. Bıraktım inadımı. İnat etmenin bir faydasını göremedim. Uyum sağladım. Kin tuttum yıllarca. Bir faydasını göremedim. Affettim herkesi, huzur buldum. Meğer yükmüş üzerimde. Bıraktım kıskanmayı. Meğer ateşten bir gömlekmiş. Peşinden koştuğum her ne varsa vazgeçtim. Koşmanın acele etmenin bir faydasını göremedim. Meğer her şey vakti zamanına gebeymiş. Konuşmanın bir faydasını göremedim. Ne kadar çok konuştuysam o kadar çok hata yaptım. Bıraktım konuşmayı. Merak etmeyi de bıraktım. Kediyi merak öldürürmüş diye boşa denmemiş. Kızmayı da bıraktım. Öfke şeytandanmış. Gezmeyi bıraktım. En güvenli yer evimmiş. Övünmeyi bıraktım. Gördüm ki halim perişan, ortada övünülecek bir şey yok. Boşa geçen onca yıldan sonra bıraktım. Geç mi?

18 Haziran 2019 Salı

BERCESTE

- Nura doğan nasıl görsün nurunu?

- Tecrübedir olmuşu öğrenen, olacağı gördüren.

- Sevgi zamanla damla damla birikir ve öyle akar gönlüne.
 
- Sevgi hakikata dönüşür kendinden feda edince.
- Bir tek ferasettir görünmeyene klavuzluk eden.

-O muhabbet ki yalnız hak için,
 Sadakat bir temizler ki pak için.

-Dil belasından başka yoktur bela başında.

1 Haziran 2018 Cuma

DENEME


Söz güzel olur yürekten akınca,
Kusur görülmez sevgiyle bakınca,
Dil belasıdır en büyük sakınca,
Ölüm ensendedir oldukça yakınca.

Bereketlenir sofran eğer paylaşırsan,
Sırtın yere gelmez hayırda yarışırsan,
Mutlu olmak çok kolay kendinle barışırsan,
Bir zerre kum olup sahraya karışırsan.

6 Eylül 2017 Çarşamba

AYNA

Aynanın önünde durup kendini seyre daldı. Burnu, gözü, ağzı, yanakları…Bir müddet dikkatle inceledi yüzünü. Kimim ben? Derin bir nefes aldı. Aynadaki yansıması, saçı, üstü, başı, yüzünü maskeleyen makyajı… Gördüğü görüntüde kendine dair bir şeyler aradı. Gülümsedi. Sahte geldi, gülümsemesi bile iyi görünme çabası ve hatta en iyiler arasından seçilmiş bir taklitti. Yüzünü astı. Onu bile çirkin olmamak için dikkatle yapmıştı. Ağlamak için zorladı kendini. İki damla yaş aktı. Sanki suni gözyaşı. Sıcaklığını bile hissetmedi. Yabancıladı kendini. Kim bu kadın dedi? Benim gibi görünmüyor, giyinmiyor, gülmüyor, ağlamıyor. Kim bu kadın? Beni kim, nasıl bu hale getirdi? Ne zaman kaybettim kendimi? Banyoya gidip yüzünü yıkadı. Tüm makyajı arındırana kadar uğraştı. İşi bitince soluğu yine aynanın karşısında aldı. Kendisiyle bir kez daha yüzleşti. Orta yaşlarındaki bir kadının yorgun yüzünü gördü. Mimik çizgileri artık seçilebiliyordu. Gözlerindeki o kendinden emin ben çok güzelim, iyi görünüyorum bakışı gitmiş, kendisiyle karşı karşıya kalmanın şaşkınlığı bakışlarına yansımıştı. Kendisini bir kez daha inceledi. Yıpranmıştı. Hayatın içinde ona biçilen pek kıymetli rolleri oynarken hem kendi olmaktan çıkmış, hem de daha yolun yarısında ruhen ve bedenen yaşlanmıştı. Gözlerine kendiliğinden doğal bir hüzün yerleşti. “Bugün dünya kadınlar günü ve ben kendimi sömürülmüş hissediyorum.”diye düşündü. Moda diye kendisine dayatılan kıyafetler için çalışan, kariyer peşinde çürüyen bir ömür ve elde var sıfır. Bir ailem yok, çocuğum yok ve gittikçe yaşlanıyorum. En büyük zevkim AVM’leri dolaşmak, arada sırada lise-üniversite arkadaşlarımla oturup çay-kahve içmek, sürekli koşuşturup hiçbir şeye yetişememek…Peki ya çoğu arkadaşım gibi  evli ve çocuklu olsaydım! Ne yapacaktım? Şu halde hiçbir şeye yetişemezken çocuklarıma nasıl vakit ayıracaktım? Ya eşime? Gözleri doldu, ömrünün yarısının boşu boşunu ziyan olduğunu kendiyle baş başa kaldığı an birden idrak etmek ona çok ağır gelmişti. Ağlarken yüzünün aldığı şekil çok tanıdıktı, küçücük bir kız çocuğu iken de işte tam da böyle ağlardı. Büzüşen dudakların ardından boncuk boncuk döküldü gözyaşları. Küçük bir kız çocuğunun doğallığı ve masumiyeti yerleşti yüzüne. Gözyaşları süzülürken sıcaklığını hissetti.

1 Ağustos 2017 Salı

YAŞLANMAK

Yaşlandığınızı iki şekilde fark edersiniz. Yaş almak demiyorum yaşlanmak diyorum. Herkes yaş alır ama herkes yaşlanamaz. 1. Bu dünyada sizin için pek değerli olduğunu düşündüğünüz, ömrünüzü adadığınız her ne ise, neyin peşinden koşuyorsanız o değerini yitirir,gözünüzden düşer. 2. Başınıza her ne olay gelirse gelsin tecrübe birikiminizle göğsünüzde yumuşatır, olgunlukla karşılarsınız. Bu sebepten yaşlılarla demiyorum yaşlanmış insanlarla geçirilen vakit çok kıymetlidir. Yaşlanmış insanlar size nasihat verirken can kulağıyla dinlemelisiniz. Çünkü anlattıklarında sadece tecrübe yoktur, her hikaye ibretliktir. İçinde yenilgi ve sebepleri, başarısızlık ve sebepleri, işlenen hatalar ve sebepleri, yaşlanma ve sebepleri vardır. Yüzündeki her yaşlılık belirtisinin her kırışıklığın her çizginin hakkını vermiştir ve bedelini ödemiştir. Bu bedeli ödemek istemeyen her genç onlara danışmalı ve istişare etmelidir. Çünkü bizler tekrar ve tekrar benzer hikayeleri yaşıyoruz. Yaşadıklarımızın olası sonuçları aynı. Aynı olayların farklı figüranlarıyız. Sahne aynı sahne, dünya döndükçe yalnız oyuncular değişiyor.

KAPI DUVAR

Hayata küsmek ne demek? hiç hayata küsülür mü? Hayat çok kısa. Göz açıp kapayana kadar geçiyor. Huzur bulmak ve mutlu olmak için harcanan çabaların hepsi bir yalan için. Boş bir yalan. Bu sebepten yalanlar,oyunlar,sahtelikler,yapmacık ve yapay yaşamlar sadece sona giderken oynanan tiyatronun bir parçası. Oyun içinde oyun.

Peki insan nasıl kurtarır kendini bu acımasız sistemden? Bu oyunlardan nasıl kaçar kurtulur? Bu yalanlardan nasıl korunur? Önemsemeyerek ve umursamayarak. Etrafınızda dans eden kurtlar bir gün yorulup düşerler. Düşeni yerler. Ya seyirci olursanız, ya susar ve yalnız izlerseniz? Yani bu dünyada oyuncu değil sadece seyirci olursanız? İşte o zaman hayat sizi ne üzebilir ne de yorabilir. Sadece izleyin. İnsanlar oynasın ve siz sadece izleyin.Konuşmak yok, haklılık yok, haksızlık yok,yargılamak yok, suçlu yok suçsuz yok. Sadece izleyin. Bu oyunu oynamayın. İncitmeyin ve incitmeyin. Görünmez bir duvar örün etrafınıza. Duvardaki küçük delikten izleyin olan biteni. Kalbinizin kapısını kilitleyip anahtarını yutun. Kimse giremez. Öyle bir susun ki dilsiz sansınlar. Yorum yok. Hayatınız yorumsuz geçsin. Duyun görün bilin ama üç maymun olun. Sessizliğin huzuru içinize yayılsın. Savunmayın kendinizi. Bırakın dağınık kalsın her yer. Müdahale etmeyin, mücadele de etmeyin. Olanı olduğu gibi kabul edip vaktinizi geçirin. Sona giderken ardınızda yalnız sessizlik kalsın. Böylece ölüm vakti gelip çattığında hem siz hem etrafınız hazır olur sessizliğe. Ölmeden ölün. Ölüme hazırlık olsun.

18 Temmuz 2017 Salı

Sevgili Yavrum,

Belki henüz doğmadın, belki henüz seninle karşılaşmadık ama şunu bil ki dünya tüm kötülüklere, fesatlıklara ve fitnelere rağmen güzel bir yer. Başını kaldırdığında hareket eden bulutlar, neşeyle cıvıldayan kuşlar, gece gökyüzünde elmas gibi parlayan yıldızlar seni neşelendirmeye yetsin. Küçüğüm, ağlayarak başlarız hayata, eğer güzel bir ömür sürer, bir amaca hizmet eder, varlık amacımızı bulup gerçekleştirirsek her şeyi ve herkesi affedebilecek kadar güzel ve geniş bir yüreğe sahip olursak gülümseyerek ayrılırız buradan. Sen öyle bir adam ol ki; kimseye yük olma, tam tersi herkesin sığınacağı bir liman ol. Sen öyle bir adam ol ki; insanlar gölgende dinlenip huzur bulsun. Köprü ol insanlar arasında, dargınları barıştır, sevenleri kavuştur, hep yapıcı ve birleştirici ol.

Sevgili Yavrum,
Bazen sana aşılması imkansız gelen zorluk ve sıkıntılarla karşılaşacaksın. Aslında sen öyle sanacaksın. Bil ki; hiçbir zorluk ve sıkıntı baki değil ve dünyanın sonu değil. Hepsi ölüm karşısında değersiz. Aşılamayacak hiçbir zorluk olmadığını, her olanda mutlaka bir hayır olduğunu sakın unutma.

Sevgili Yavrum,
Kimseye bahane bulma, eleştirme ve kimseyi küçümseme. Bil ki; karşındaki insanlarda gördüğün tüm kusur ve eksikler senin kusurundur. Kusur görenindir, görendedir. İnsanlar küçümsedikleri, aşağıladıkları hiçbir olayı yaşamadan ölmezler. Olumsuz bir hadise görünce ve duyunca yalnız ibret al, yorum yapma. Kimseyi kendinden aşağı görme, küçümseme. Küçümsersen aynı duruma düşersin. Etrafındaki insanlara uyum sağlamak için kimseyle alay etme, kimsenin gönlünü kırma. Seni önce yadırgasalarda eğer iyi bir insan olmayı seçersen zamanla takdir ederler ve seni olduğun gibi kabul ederler. İnsanları değil olayları değerlendir. Çünkü kötülük eden zaten en büyük zararı kendine verir.

Sevgili Yavrum,
Dostunu düşmanını iyi sez. Eğer bir kimse sana fayda yerine zarar veriyorsa, senin daha iyi bir insan olma yolundaki çabana destek olmuyorsa o insanı sakın dost edinme. Kendine hep çalışkan, fedakar ve dürüst dostlar seç.

Sevgili Yavrum,
Hayatta kendine vereceğin en büyük zarar kendine acıman olacaktır. Hepimiz içimizde en büyük düşmanımız olan nefsimizi taşırız. Bu nefis her olaydan kendini temize çıkarır, seni pofpoflar, şişirir, kendini olduğundan üstün görmen için elinden geleni yapar. Erdemli, kamil ve olgun insan içinde taşıdığı nefsin tuzaklarına düşmez ve onun dizginlerini aklını ve mantığını kullanarak eline alır. Yaşadığın olaylar karşısında kendini suçla demiyorum ama sorgula. Kendini keşfet ve tanı. Kendini bilen Rabbini bilir. Eksiklerini fazlalarını bil. Kötü huylarını bastır, güzelliklerini parlat. Hepimiz simsiyah bir masayız. Bu masaya kat kat beyaz örtü serdiğinde zamanla o siyah masa bembeyaz olacaktır. Bu beyaz örtüler güzel ahlak özellikleridir yavrum. Kendini güzel ahlakla süsle. Bedenin çürüse bile ruhun asla yok olmayacaktır. Bu sebeple güzel ahlaklı olan bir birey hem bu dünyada hem ahirette kazanır.

Sevgili Yavrum,
Bir insan ne çekerse dilinden çeker. Ne kadar az konuşursan o kadar karda olursun. Bildiğin bir konu bile olsa sana sorulmadan konuşma. Kimsenin arkasından dedikodusunu yapma. Sırrını kimseye verme. "BEN" diye başlayan her cümleden uzak dur. Ne kendinle ilgili ne başkasıyla ilgili yorum yapmaktan kaçın. Dilinle kimseyi yaralama. Çünkü tüm yaralar kapanır ama dil yarası kapanmaz. Kimseyi ne öv ne yer. Her konuşman dengeli, orta karar olsun. Konuşurken asla abartma ve sen sen ol sakın yalan söyleme yavrum. Güven zor kazanılır ama bir yalan yeter yok olmasına. Sen herkesin güvendiği emin kişi ol. Bu hayatta insanların arasında bundan kıymetli bir rütbe yoktur. En güzel ahlak özelliği dürüstlüktür. Az konuşmak seni yalan söylemekten de korur. Konuşmaktansa dinlemeyi tercih et. Senin için çok daha karlı olur. İnsanları, onların hikayelerini dinle. İyi bir dinleyici ol, dinlerken sakin ve sabırlı ol, kimsenin sözünü kesme. Tecrübeler, yaşanmışlıklar sana çok şey katacaktır. Özellikle büyüklerinin nasihatleri seni tecrübesizken başına gelebilecek olası hatalardan koruyacaktır. İstişare etmek kendi aklına güvenmekten çok daha akılcı ve başarılı bir yöntemdir. Konuşurken saygılı ol. Cümlelerin seni ve kalbini yansıtır. Testide ne varsa dışarı o sızar. Kem sözden, boş konuşmaktan sakın. Ya hayır söyle, ya sus. Konuşurken çok düşük bir ses tonuyla, tane tane konuş. Daima tatlı dilli ol. Seninle konuşan huzur bulsun.Sohbetin ona ilaç olsun.

Sevgili Yavrum,
Ailene ve akrabalarına hep vakit ayır. Hayat kısadır. Yarına çıkacağımızın bile senedi olmadığına göre her günümüzü son günümüz gibi düşünmeli, sevdiklerimiz hayattayken onların kıymetini bilmeli ve sevgimizi cömertçe onlara göstermeliyiz. Aile çok önemlidir. Ailenden herhangi birine gelen zarar sana gelmiş demektir. Onları korumak, kollamak,gözetmek ve sahip çıkmak erkek olarak senin vazifendir. Ailenin her ferdinin mutluluğuna da, üzüntüsüne de ortak olmalı ve onlar için gerektiğinde fedakarlık yapabilmelisin. 

Sevgili Yavrum,
Sakın bencil olma. Bencil insan yalnız kalmaya mahkumdur. Paylaşmayı bil. Her şey paylaşırsan çoğalır. Bu ister maddi olsun, ister manevi olsun böyledir. Seversen sevilirsin. Merhamet edersen, sana da merhamet ederler. Hayatta her yaptığımız bize yansır ve bumerang gibi geri döner. Kısaca ne ekersek onu biçeriz. Yaptığın tüm iyilik ve fedakarlıkları insanlar için değil önce Allah rızası için yapmalısın. Karşındaki nankörlük bile etse üzülmezsin. Çünkü niyet Allah rızası, niyetin önemli. İyilik yap denize at, balık bilmezse Halık (Allah) bilir.

Sevgili Yavrum,
Allah'a hakkıyla teslim ol. Bunun adı tevekküldür. Her geleni, her olanı Allah'tan bil ve tatlıyı da acıyı da sev. Kahrında hoş, lütfunda hoş diyebildiğin an hem bu dünyada mutlu olursun, hem ahiretini de kurtarmış olursun. Rızkı veren yalnız Allah'tır yavrum. Kimseden ne iyilik bekle, ne yardım. Yardım da, iyilik de yalnız Allah'tan gelir. İyi insanlar melekler gibi yalnızca Allah'ın dileğine hizmet ederler iyilik ve yardımlara vesile olurlar.