Kırk yılımı aldı. Tartışmayı bırakmak tam kırk yılımı aldı. Kırk yaşıma kadar tartıştım. Bir faydasını görmedim. Etrafımla girdiğim mücadeleden vazgeçmek tam kırk yılımı aldı. Baktım bir faydası yok. Sahip olduğum şeylere aslında sahip olmadığımı anlamam tam kırk yılımı aldı. Meğer sadece emanetmiş, hiçbir şey zaten benim değilmiş. Sahiplenmeyi de bıraktım. Dünyaya olan bağlılığımı bırakmam da kırk yılımı aldı. Meğer dünya sadece bir oyun ve oyalanmadan ibaretmiş. Vazgeçtim dünyadan. Bir faydasını göremedim. Kendimi tanımam tam kırk yılımı aldı. Tanıdıkça baktım ki kusurlarım var. İnsanları eleştirmekten vazgeçtim kendimi tanıyınca. Meğer onca gördüğüm kusur kendi kusurlarımmış. Kınamaktan ayıplamaktan vazgeçtim. Bıraktım inadımı. İnat etmenin bir faydasını göremedim. Uyum sağladım. Kin tuttum yıllarca. Bir faydasını göremedim. Affettim herkesi, huzur buldum. Meğer yükmüş üzerimde. Bıraktım kıskanmayı. Meğer ateşten bir gömlekmiş. Peşinden koştuğum her ne varsa vazgeçtim. Koşmanın acele etmenin bir faydasını göremedim. Meğer her şey vakti zamanına gebeymiş. Konuşmanın bir faydasını göremedim. Ne kadar çok konuştuysam o kadar çok hata yaptım. Bıraktım konuşmayı. Merak etmeyi de bıraktım. Kediyi merak öldürürmüş diye boşa denmemiş. Kızmayı da bıraktım. Öfke şeytandanmış. Gezmeyi bıraktım. En güvenli yer evimmiş. Övünmeyi bıraktım. Gördüm ki halim perişan, ortada övünülecek bir şey yok. Boşa geçen onca yıldan sonra bıraktım. Geç mi?